"Kıbrıs'ta Müzakere Süreci,Son Gelişmeler ve Kıbrıs" Konferansı
29.03.2011

    Üniversitemizin İşletme Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü ve Atılım Kıbrıs Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin “2011 Türkiye’de Kuzey Kıbrıs Yılı” çerçevesinde “Kıbrıs Konuşmaları” konferans dizisi bağlamında ortaklaşa düzenledikleri “Kıbrıs’ta Müzakere Süreci,Son Gelişmeler ve Kıbrıs” başlıklı konferans üniversitemizin İşletme Fakültesi Seyhan Cengiz Turhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.

Atılım Kıbrıs Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin “Kıbrıs Konuşmaları” konferanslarının 28 Mart 2011 tarihli son faaliyetine konuşmacı olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Mustafa Lakadamyalı katılırken, İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halil İbrahim Ülker, Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Atılım Kıbrıs Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Ulvi Keser, Üniversitemizden pekçok akademisyen ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğrencileri başta olmak üzere çeşitli fakültelerden ve okul dışından dinleyiciler de konferansa iştirak etti.

   Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Mustafa Lakadamyalı konuşmasının giriş kısmında Kıbrıs’ın stratejik öneminden bahsederek bölgesel ve küresel politikalarda etkin olmak isteyen aktörlerin Kıbrıs’ı ihmal edemeyeceklerinden ki bu nedenle Kıbrıs’taki sorunu sadece bir Türk-Rum etnik problemi olarak görülmemesi gerektiğini ifade etti. Lakadamyalı konuşmasına Kıbrıs’ın genel özellikleri (Coğrafya, Ekonomik Yapı, Demografi,Etnik ve Dini Yapı) ile devam etti. Ekonominin ağırlığının tarımdan turizm ve sanayiye doğru değiştiğini belirten Lakadamyalı hizmetler sektörü gayrisafi yurtiçi hâsılanın %70’inden fazla paya sahip olduğunu ifade ederek turizmin ve yüksek öğrenimin öneminin altını çizdi.

Konuşmasının üçüncü kısmında Kıbrıs rorununun tarihi arka planındaki olaylara dikkat çeken Lakadamyalı Kıbrıs sorununa etki eden dinamikleri Uluslararası Dinamikler, Bölgesel Dinamikler, Ülke İçi Dinamikler olarak dinleyicilere aktardı. Kıbrıs sorununun yapısı ve tarih içerisindeki dönüşümünden bahseden ve kaçırılan fırsatlar olarak,1985-86 Taslak Çerçeve Anlaşması,1992 Ghali Fikirler Dizisi ve 2004 Çözüm Planı (Annan Planı) olarak değerlendiren Lakadamyalı Annan Planı referandumu, unsurları, sonuçları ve süreci konularını dinleyicilere aktardı.

Tam teşekküllü müzakere süreci ve son durum ile alakalıda değerlendirmelerde bulunan Lakadamyalı referandumlardan sonra tam teşekküllü Müzakere sürecinin 3 Eylül 2008 tarihinde başladığı ve halen devam etmekte olduğunu ve söz konusu müzakerelerin Yönetim ve Güç Paylaşımı, Mülkiyet, AB Konuları, Ekonomik Konular, Toprak, Güvenlik ve Garantiler başlıkları altında yürütüldüğünü ifade etti.

Konuşmasında Müzakere sürecinin önündeki olasılıklara da değinen Lakadamyalı 43 yıldır devam eden müzakerelerin bir anlaşmayla sonuçlanması Kıbrıs Türk tarafının tercihi olduğunu ancak bu olasılığın bugün Rum tutumu nedeniyle zayıf olduğunu ve müzakerelerin çıkmazla sonuçlanması durumunda bunun sorumlusunun Kıbrıs Rum tarafı olduğu açıkça ortaya konulması gerektiğini ki mevcut durumun devamında zarar gören Kıbrıs Türk tarafının mağdur olmaması önem arz etmekte olduğunu belirtti.

Konuşmasının son bölümünde Kıbrıs sorununa çözüm bulma çabalarının önündeki engellerden bahseden ve bu engellere çözüm vizyonları ile devam eden Lakadamyalı Kıbrıs adasının ticaret ve enerji yollarına hakim konumu nedeniyle bölgesel ve küresel aktörlerin ilgi alanına girmekte olduğunu, Kıbrıs’ta sorun Kıbrıs Türk halkının meşru haklarının gasp edilmesi sorunu olduğu ve Kıbrıs Türk halkı üzerindeki dayanağı bulunmayan ambargolar ve izolasyonlar insan haklarına aykırı olduğunu ve Kıbrıs’ta adil, yaşayabilir ve onurlu bir anlaşmaya varmak için müzakere etmekte olduklarını ve etmekte kararlı olduklarını ancak aynı kararlılığı Rum tarafından da beklediklerini dile getirerek konuşmasını sonlandırdı.

Uluslararası İlişkiler Bölümü öğrencilerinin katılımları, soruları ve yapılan sohbetlerle zenginleşen konferansın son bölümü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Mustafa Lakadamyalı’ya teşriflerinden dolayı takdim edilen şilt ve çiçeğin ardından tamamlandı.