Hukuk Sisteminde Yargının ve Yargıcın Rolü
20.04.2011
Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi olarak önem verilen konulardan birisi de verilen eğitimde öğrencinin sadece pasif bir suje olarak dinleyici konumunda değil, aynı zamanda aktif, katılımcı, düşünen, araştıran bir birey olmasını sağlamaktır. Bu nedenle de geçtiğimiz yıllarda giderek artan bir şekilde öğrencilerin katılımıyla konferanslar düzenlenmektedir.
Bu amaç çerçevesinde geçen yıl düzenlenen makale yarışmasına katılan öğrencilerimizden Neslihan Özkök ve Asım Kayanın hazırladıkları çalışmaların bir kısmı ile oluşturulan “Hukuk Sisteminde Yargının ve Yargıcın Rolü” başlıklı konferans 20 nisan 2011 tarihinde gerçekleştirildi.
Yargıcın konumunun ve işlevinin bir yandan hukuk kuramı bakımından eskisinden daha büyük öneme sahip bir konu haline gelmesi, diğer yandan da uygulamada hem Türkiye'de hem de başka ülkelerde yargı ve yargıcın konumuna ilişkin önemli eleştiri ve tartışmaların gündemde olması sebebi ile makale yarışmasında bu konu ele alındı.
Konferansta, hukuk eğitiminde genelde yasakoyucunun işlevi ve onun yürürlüğe koyduğu normlar temel inceleme alanını oluşturmakla birlikte, uygulamaya bakıldığında, yasalar kadar bu yasaların yargıçlar tarafından nasıl uygulandığı, anlamlandırıldığı ve yorumlandığı, bunu yaparken de kullanılan araçların taşıdığı önem ele alındı.
Konferansın yargıç ve işlevi nin konu edildiği kısımında Yargıçın, devletin egemenlik hakkından doğan ve onun yargılama görevini yine onun verdiği yetkiyle yerine getiren bir kamu görevlisi olduğu. Ancak toplumsal yaşam ve devlet faaliyetlerinin her alanında son sözü söylemek yetkisiyle donatılmış bir kamu görevlisi olarak oldukça ağır ve sorumluluk isteyen bir görev üstlendiği. Yargıçın, yargıladığı taraflarla özel türden etik bir ilişkiye girermesinin, etkinliği de yargıladıklarının yaşamına doğrudan doğruya etkiler oluşturduğu belirtilerek yargıcın eyleminin yaptığı değerlendirmeler olduğu, verdiği kararın ise bu eylemin son halkasını oluşturduğu vurgulandı.
Konferansın, kuvvetler ayrılığı ve yargı konusunun ele alındığı bölümünde kuvvetler ayrımı ilkesinin temelinde yatan düşüncenin, bu yetkilerin tek elde toplanması halinde, bunların kötüye kullanılabileceği ve dolayısıyla hürriyetlerin tehlikeye düşebileceği endişesi olduğu belirtildi. Kuvvetler ayrımına bakıldığında egemenlik yetkisinin asıl olarak ulusta olduğu, yasama, yürütme ve yargının ise bu yetkiyi ulus adına kullandıklarının görüldüğü, Kuvvetler ayrılığı ilkesi bakımından yargının konumuna bakıldığında yargının üst hedef olan hukuk devleti ilkesi bakımından özel bir öneme sahip olduğu belirtildi. Yasama ve yürütmenin hukuka aykırı işlemlerinin yargısal denetimi, kuvvetler ayrılığının nihai hedefi olan gücün kötüye kullanılmasını engelleyen, aynı zamanda kuvvetler arasındaki dengenin kurulmasını sağlayan en önemli mekanizma olma işlevine sahip olması sebebiyle yargının bağımsız ve tarafsız olması hukuk devletinin olmazsa olmaz koşullarından birisi olduğu ön plana çıkartıldı.
Konferansta, bağımsızlığın, yargıçların karar verirken özellikle yasama ve yürütme organlarının etkisi altında kalmamasını ifade ederken, tarafsızlığın ise yargıcın çözmekle yükümlü olduğu uyuşmazlığın taraflarına karşı objektif ve eşit davranmasını içerdiği ve bu iki kavramın birbirinden bağımsız olmadığı söylendi ve bağımsız olmayan bir yargıdan tarafsız olması da beklenemeyeceği vurgulandı.
Konuşmacılar, tarafsızlık konusunda tartışılan en önemli konulardan birinin yargıcın karar verirken kendi inanış, düşünce ve değer yargılarına göre karar vermesi, yani iç tarafsızlığına aykırı davranması olduğunu bu tür etkilerden uzak durabilmenin yolunun ise yargıcın bilgi birikimi, muhakeme yeteneği ve yargılama metodolojisine hakim olması gerektiği bunun için de hukuk ve meslek eğitiminin özel öneme sahip olduğunun altını çizdi.