Atılım Üniversitesi’nde Vakıflar Haftası Konferansı Düzenlendi
26.05.2010

Yrd. Doç. Dr. Reşat Öztürk, 7 Mayıs 2010 Cuma günü saat 13.00’te Atılım Üniveristesi’nde  verdiği konferansta insanın yaradılışında var olan yardımlaşma duygu ve düşüncesi insanlığın tarihi ile yaşıttır, her toplum yardımlaşma hususunda kendi yaşadığı zamanın sosyal yapısına göre bazı faaliyetlerde bulunmuştur, yardımlaşmanın teşkilatlandırılmış en ideal şeklini ise vakıf olarak görmekteyiz dedi.

Öztürk: “Arapça bir kelime olan vakıf, durma, durdurma, hareketten alıkoyma, hapsetme ve dinlendirme manalarına gelir, terim olarak bir malı veya mülkü satılmamak kaydı ile ve bazı özel şartlar çerçevesinde bir hayır işine tahsis etmek olduğu bilinen vakıf bugünkü anlamda şöyle tanımlanabilir ; vakıf, kişinin taşınır veya taşınmaz mallarının hiçbir dış tesir altında kalmaksızın sırf kendi rıza ve isteği ile şahsi mülkiyetinden çıkarıp hayır ve hasenat gayesi ile yine kendisi tarafından belirtilen şart ve hizmetlerin yerine getirilmesi için ebedi olarak tahsis etmesidir. Bu durumda vakıf kuran kişi ile vakıf (Vakfeden) kişi arasında vakfın hangi şartlara göre yürütüleceğini belirten yazılı belgelere de vakfiye denilmektedir.

Vakıfın tarihçesi çok eskilere dayanır.Dinimiz yardımlaşmayı ve ihtiyacı olanlara destek olmayı dini temeli saymıştır. Vakıflar Osmanlı zamanında daha da yaygınlaşarak, Cumhuriyetin kuruluşundan sonra da etkinliğini aynı ölçüde sürdürmüştür. 5 Haziran 1935 ‘te çıkan bir kanunla “Vakıflar Genel Müdürlüğü” kuruldu. Ülkemizdeki vakıfların hepsinin yönetimi , bu teşkilata verildi.
Vakıflar eğitime,öğretime,belediyelere,sağlık işlerine, yoksullara hizmet ederler.Vakıf tarafından yardım alan kişilerin adları , kurum tarafından açıklanmaz. Ülkemizin sosyal, ekonomik, kültürel yurt savunmasında vakıfların yardımları büyüktür. Bu kadar güzel bir hizmetin sürekliliğini sağlamak hepimizin görevidir. Vakıflara yardım ederek gelirlerini çoğaltmak ve çalışmalarını desteklememiz gerekir.” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Reşat Öztürk daha sonrasında Vakıflar Haftası’yla ilgili Mart 1922’de T.B.M.M ‘nin Açılış Nutku’ndan Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerini aktardı:

“Vakıflarla ilgili konulara gelince; bilinmektedir ki vakıflar memleketimizin mühim bir servetini teşkil eder. Bu servetten millet ve memleketin gerektiği şekilde istifade edebilmesi için Şer’iyye Vekâletiyle beraber bütün Bakanlar Kurulunun ve hatta Yüce Meclisin bu hususu ehemmiyetle tetkik ile bu büyük müessesenin haraplıktan korunmasını ve memlekete faydalı bir hale konulmasını temenni eylerim. Efendiler; vakıfların varoluş esprisi göz önüne alınınca; bunun dinî müesseseler ile beraber hizmet ve sosyal dayanışmayı hedeflediği ortaya çıkar. Vakıfların imarethaneler, bîmarhâneler, hastahaneler, kütüphaneler, kervansaraylar, hamamlar, çeşmeler, mektepler, medreseler, ve diğer irfan müesseselerini kapsamış olması, vakıflara ait konuların çözümünde uyulması zorunlu olan esasları göstermektedir.”

K. ATATÜRK